Şiddetli yağan yağmurun bazı bölgelerde verdiği zararı duyunca işten biraz erken çıkıp, korku ve endişe içersinde köye gittim.
Hava kararmadan köye vardım ve arılıkta kısa bir gözlem yaptım.
Boşuna endişelenmişim, Bursa'ya yağan yağmurun hızı ve miktarı köyde yoktu.
Geçen hafta bazı kovanlara; tüpte ana arı vermiştim, ilk önce kapaklarını açıp onları bıraktım.
Birbirlerini iyice özlemişler, hemen kabul edildiler.
Ertesi gün sıcaklık yükselene kadar bekleyip, ana arı kutularını detaylı bir şekilde kontrola başladım.
Bir kaç kutuda üst kapakları sıkan vidaların dibinden su girmiş, onun dışında herhangi bir olumsuzluk göremedim.
Hatta, kontrol ederken gördüğüm manzara, iyice keyiflendirdi diyebilirim.
Kutulardaki arı mevcudu iyice artarak sıkışmış, bal kemerlerini şişirip yavruyu döşemişler.
Ana arılarını kullandığım 10 kadar kutuyu; mevsim olarak geç oldu diye larva transferi yapmamış, kendi hallerine bırakmıştım.
Kendi analarını çıkarmışlar ve hepsi çiftleşip yumurtlamaya başlamış, fazla uğraşıp boyamaya gerek duymadım, nasıl olsa kıştan çıkma başarısını gösterenler; verimsiz ise değiştirilecekler.
Ana arı yetiştirmekteki öncelikli amacım, kolonilerde doğal ana kayıplarına bağlı olarak yaşadığım gelişme sürecinin, artık kesintiye uğramaması.
Arıcının en büyük kozu; yöreye uyum sağlamış ekotip arılardan ürettiği genç ve verimli ana arılarla çalışmaktır.
Bunun ardından; iyi bir koloni yönetimi ve etkin Varroa mücadelesi gelmektedir.
Bu sürece bizim yapabileceğimiz katkı bundan ibaret, gerisi flora zenginliği, mevsim ve çevre şartlarına bağlı.
Üç yıldır; kolonilerimde organik asitlerle başarılı bir şekilde Varroa mücadelesi yapıyorum, aynı uygulamaya bu yıl da devam ettim.
Geçen hafta %85 lik Formik asit verdiğim kovanlara, ikinci mücadeleyi asit konsantrasyonunu %50'ye düşürerek uygulamış, diğer bir grup kovana da, Oksalik asit buharı vermiştim.
Gözleme dayalı yaptığım kontrolda, her iki uygulamada da; çiçektozu (polen) çekmecelerine dökülen Varroa miktarı aşağı yukarı aynı düzeyde idi.
Varroayla mücadelede amaç tamamen yok etmek değil, pratik olarak bu mümkün de değil.
Başarı, mevcut Varroa sayısını arının gelişimini engelemiyecek düzeyde tutabilmektir.
Kolonilerimde; ilk mücadeleden arta kalan bu düzeydeki Varroanın bu günden sonra, aşırı bir artış göstererek arıya zarar vermesi mümkün gözükmüyor.
Doğa cömertçe vermeye, arılar da taşımaya devam ediyor.
Kış stoklaması için, ilave besleme yapmaya gerek gözükmüyor.
Kış gelmiyecek gibi gözükse de artık hazırlık yapma zamanı.
Daha önce kuluçka düzenlemesini yaptığım kolonilerin bazıları iki katlı durmaktaydı, ballıkları alıp arıyı kuluçkalığa sıkıştırdım, boşta duran ilaveler görüntüyle çelişse de tüm kovanlar boy olarak eşitlendi.
Bundan sonraki kontrolda; koloni gücüne göre düzenleme yapıp, gerekiyorsa yavrulu çerçeve ve besin takviyesi yaparak sıkıştırma yapılacak.
Peşinden; uygun koşullar oluştuğunda, bu yılın ikinci ve son Varroa mücadelesini Oksalik asit buharıyla yapacağım.
Kış döneminde yapılan bu uygulama; arının kuluçka faaliyeti en alt düzeyde olduğu için, Varroayla mücadelede en etkili yöntemlerden birini oluşturuyor.
Bu yüzden, gelecek senenin hasat dönemi sonuna kadar; başka bir mücadele yapma gereği duymuyorum.
İnşallah, bu yıl da koloni kaybı yaşamadan; kışlatma başarısını sürdürürüm.
Hava kararmadan köye vardım ve arılıkta kısa bir gözlem yaptım.
Boşuna endişelenmişim, Bursa'ya yağan yağmurun hızı ve miktarı köyde yoktu.
Geçen hafta bazı kovanlara; tüpte ana arı vermiştim, ilk önce kapaklarını açıp onları bıraktım.
Birbirlerini iyice özlemişler, hemen kabul edildiler.
Ertesi gün sıcaklık yükselene kadar bekleyip, ana arı kutularını detaylı bir şekilde kontrola başladım.
Bir kaç kutuda üst kapakları sıkan vidaların dibinden su girmiş, onun dışında herhangi bir olumsuzluk göremedim.
Hatta, kontrol ederken gördüğüm manzara, iyice keyiflendirdi diyebilirim.
Kutulardaki arı mevcudu iyice artarak sıkışmış, bal kemerlerini şişirip yavruyu döşemişler.
Ana arılarını kullandığım 10 kadar kutuyu; mevsim olarak geç oldu diye larva transferi yapmamış, kendi hallerine bırakmıştım.
Kendi analarını çıkarmışlar ve hepsi çiftleşip yumurtlamaya başlamış, fazla uğraşıp boyamaya gerek duymadım, nasıl olsa kıştan çıkma başarısını gösterenler; verimsiz ise değiştirilecekler.
Ana arı yetiştirmekteki öncelikli amacım, kolonilerde doğal ana kayıplarına bağlı olarak yaşadığım gelişme sürecinin, artık kesintiye uğramaması.
Arıcının en büyük kozu; yöreye uyum sağlamış ekotip arılardan ürettiği genç ve verimli ana arılarla çalışmaktır.
Bunun ardından; iyi bir koloni yönetimi ve etkin Varroa mücadelesi gelmektedir.
Bu sürece bizim yapabileceğimiz katkı bundan ibaret, gerisi flora zenginliği, mevsim ve çevre şartlarına bağlı.
Üç yıldır; kolonilerimde organik asitlerle başarılı bir şekilde Varroa mücadelesi yapıyorum, aynı uygulamaya bu yıl da devam ettim.
Geçen hafta %85 lik Formik asit verdiğim kovanlara, ikinci mücadeleyi asit konsantrasyonunu %50'ye düşürerek uygulamış, diğer bir grup kovana da, Oksalik asit buharı vermiştim.
Gözleme dayalı yaptığım kontrolda, her iki uygulamada da; çiçektozu (polen) çekmecelerine dökülen Varroa miktarı aşağı yukarı aynı düzeyde idi.
Varroayla mücadelede amaç tamamen yok etmek değil, pratik olarak bu mümkün de değil.
Başarı, mevcut Varroa sayısını arının gelişimini engelemiyecek düzeyde tutabilmektir.
Kolonilerimde; ilk mücadeleden arta kalan bu düzeydeki Varroanın bu günden sonra, aşırı bir artış göstererek arıya zarar vermesi mümkün gözükmüyor.
Doğa cömertçe vermeye, arılar da taşımaya devam ediyor.
Kış stoklaması için, ilave besleme yapmaya gerek gözükmüyor.
Kış gelmiyecek gibi gözükse de artık hazırlık yapma zamanı.
Daha önce kuluçka düzenlemesini yaptığım kolonilerin bazıları iki katlı durmaktaydı, ballıkları alıp arıyı kuluçkalığa sıkıştırdım, boşta duran ilaveler görüntüyle çelişse de tüm kovanlar boy olarak eşitlendi.
Bundan sonraki kontrolda; koloni gücüne göre düzenleme yapıp, gerekiyorsa yavrulu çerçeve ve besin takviyesi yaparak sıkıştırma yapılacak.
Peşinden; uygun koşullar oluştuğunda, bu yılın ikinci ve son Varroa mücadelesini Oksalik asit buharıyla yapacağım.
Kış döneminde yapılan bu uygulama; arının kuluçka faaliyeti en alt düzeyde olduğu için, Varroayla mücadelede en etkili yöntemlerden birini oluşturuyor.
Bu yüzden, gelecek senenin hasat dönemi sonuna kadar; başka bir mücadele yapma gereği duymuyorum.
İnşallah, bu yıl da koloni kaybı yaşamadan; kışlatma başarısını sürdürürüm.
Mehmet Abi,
YanıtlaSilkolay gelsin aralık ocak ayında oksalik buharlaştırma şart varovayı minimuma indirmek için bende düşünüyorum inşallah,başarılar dilerim
ha aklıma gelmişken varova sayımı sonucu nedir ?
kayıpsız bir kış dileğiyle, selamlar
ismail taşer
İsmail bey, ilk uygulamadan sonra iki kolonide sayım yaptım.
YanıtlaSilBir tanesinde 33 adet, diğerinde(ana değiştirmiş olan kolonide)100 adedin üzerinde çıktı.
Bu sonuçlar şunu gösteriyor, ana değiştiren kolonideki kapalı yavru gözü iyice azalmış ve varroanın çoğu ergin arıların üzerinde.
Diğerinde az çıkması ise, kapalı gözlerin fazlalığından.
Her iki sonuca göre, ikinci mücadeleyi yapmak gerekliydi.
Oksalik asit buharı konusunda haklısın, yavrunun olmadığı dönemde yapılan bu uygulama Varroanın belini kırıyor, bir daha; toparlanarak arının gelişimine olumsuz etki yapamıyor.