GÜRLE ARICILIK

26 Kasım 2011 Cumartesi

ULUDAĞ ARICILIK DERNEĞİ BU YILIN İLK TOPLANTISINI YAPTI.

Uludağ Arıcılık Derneğinin her ayın son Cumartesi günü yapılan rutin bilgilendirme toplantılarından ilkini bugün gerçekleştirdik.

Bu toplantılar özellikle arıcılık faaliyetinin azaldığı dönemlerde yapılıyor.

Bu toplantıların, arıcılar ve akademisyenler arasında ortak bir bağ oluşturmasına büyük katkısı var.

Diğer bir yandan, arıcılık faaliyetleri hakkında herkesin birbirini anlıyacağı ortak bir dilin gelişmesine ve bilgi alışverişine de büyük katkı sağlıyor.

Arıcıların sahada karşılaştıkları problemlerini ve yaptıkları uygulamaları paylaştığı, sorunlarına çözüm aradığı  bu toplantılara katılım giderek artmakta.

İlk sunumu dernek başkanı Sn Refik Beri yaptı.



Sunum, katılımcıların kendini tanıtmasıyla sona erdi.

İkinci sunumu Sn Prof. Dr Levent Aydın arı hastalıkları, varroa mücadelesinde başarılı olmak için yapılması gerekenler, bu mücadelede  kullanılan organik asitler ve kiyasal ilaçlar hakkında bilgi verdi


Daha sonraki bölümde Sn Doç. Dr. İbrahim Çakmak, Arjantin'de yapılan uluslararası arıcılık kongresindeki izlenimlerini ve Arjantin arıcılığı hakkındaki görüşlerini paylaştı.

Katılımcılar Bursa merkez ve çevre ilçelerden gelen arıcılardan oluşuyor.

Tabi  arıcılık.gen.tr ekibi her zaman olduğu gibi ön sırada yerini almış durumda.



Bu arada katılımcılara, oksalik asit buharlaştırmasıyla ilgili yapmış olduğum aparatların kullanımı hakkında bilgi aktarma fırsatım oldu.



Organik asitlerle varroa mücadelesi yurt dışında uzun yıllardır bilinen ve uygulanan bir yöntem.

Bu konuda  ülkemizde farklı uygulama  metotlarını kullanan arkadaşlarımız olmasına rağmen, oksalik asit buharlaştırma yöntemi yeni yeni yaygınlaşmaya başlıyor.

Üç yıldır bu yöntemi, kendi geliştirdiğim buharlaştırma aparatlarıyla başarılı bir şekilde varroa mücadelesinde kullanıyorum .

Bugün zaman kısıtlaması dolayısıyla; fazla detaylarına giremediğimiz, konulara bir sonraki toplantıda değineceğiz.
 Orman işletmesinden bir yetkilinin organizasyona katılımı sağlanabilirse, bal ormanları hakkında bilgi  alıp, kolonilerimizin son durumları ve yapılması gerekenleri de paylaşacağız.

Toplantı 31 Aralık Cumartesi günü, yine Merinos Atatürk Kültür ve Kongre merkezinde gerçekleştirilecektir.

7 Kasım 2011 Pazartesi

BAYRAM TATİLİ VE GÜNEŞLİ HAVAYI DEĞERLENDİRME.

Bayram tatili dolayısıyla köye, Cuma gününün akşamından gittim.

Soğuk günlerin gelmesiyle kolonilerin bir kısmını kontrol edip düzenleme yapamamıştım.
Önce ana arı kutularının yiyecekleri olan kek ve arı yemi stoklarını tamamladım.
Bu sene, hazır teneke ambalajda satılan sıvı arı yemi kullanıyorum, arılar severek tüketiyorlar.

Sıcaklığın artmasıyla, kolonilerde gerekli düzenlemeleri tamamladım.
Ben ve arılarım  artık kışa hazırız.

Kolonilerin yiyecek sıkıntısı yok, bal kemerleri bana göre oldukça fazla.

Kolonilerde bu sene; önceki yıllardan farklı bir görünüm var,  mevsim geç gelmesi yetmiyormuş gibi , arı Sonbahar'da yavruyu  erken kesti.

Gördüğüm tek eksik, bu dönemde bir posta daha yavrunun olmaması.

Buna rağmen; sevindirici olan tarafı ise, mevcut kadronun tamamına yakını genç arılardan oluşuyor.



                 Bakım öncesi, salkımdan yeni çıkmaya çalışan bir koloni.

Bu kadroyu muhafaza edebildiği takdirde, bahara hepsi salimen ulaşır kanaatindeyim.


Yavrunun istenen zamandan önce kesilmesini fırsat bilip, geçen Pazar tüm kolonilere oksalik asit buharı vermiştim.
Çekmeceleri kontrol ettiğimde, ne  kadar isabetli karar verdiğimi de görmüş oldum.





            Çekmecelere dökülen varroa sayısı oldukça fazlaydı.

Bu dönemde bu mücadeleyi yapmasaydım ölü gözüken varroalar, kış ortasında yapacağım oksalik asit buharı uygulamasına kadar arıların üzerinde yaşamını sürdüreceklerdi.
Yine de aynı dönemde son mücadelemi yapacağım.



          Köyde Sonbahar'ın güzelliği ve dağın bütün ihtişamı görülüyor, ağaçların rengi her gün değişiyor.
 



Kendisi İstanbul'da yaşayan, köydeki evine ve arılara bakan adamının işi bırakması sonucunda, kaderine terkedilmiş arılar ve arılığın görünümü.
Arılar hala üç katlı olarak duruyor ve ne durumda oldukları belli değil.



               Asırlık kestane ağaçları, tüm zorluklara rağmen yaşama direniyorlar.