GÜRLE ARICILIK

27 Ağustos 2012 Pazartesi

TARİHİ ÇEŞME TEKRAR CANLANIYOR

Bayram öncesinde taban mermerlerini terazisinde yerleştirip tam orta yerine  iç ölçüsüne göre beton dökerek bıraktığımız çeşme, geçtiğimiz hafta gövde montajıyla normal görünümüne kavuştu.

                                       

Montajda ben bulunamadım, ufak tefek eksikler ve hasar olsa da çeşme bütünlüğünü muhafaza ediyor.




Çeşmenin ilk yapıldığı dönemde altına yerleştirilen mermerlerin üzerinde haç kabartmaları var.




Tabi biz tabanı yerleştirirken beton kullandığımız için bunlara gerek kalmadı.

Kullanmaya kalksak dengeleme yapmamız oldukça zor olacaktı çünkü kalınlıkları eşit değil.

Bu kalıntılar o bölgede bulunan başka bir esere ait, o yıllarda çeşme yapılırken dolgu olarak kullanılmış.

Ülkemizde bu tür eserler fazla olduğu için kıymeti bilinmiyor, ancak yurt dışına kaçırıldığında feryat ediyoruz.



Üst tabla şimdilik kenarda duruyor, kaldırmak için kepçenin yardımına ihtiyaç var.

Kaldırım yapılırken yolların tesviyesi için gelen kepçeyle montaj işlemi ve çevre düzenlenmesi de tamamlanmış olacak. 

22 Ağustos 2012 Çarşamba

OKSALİK ASİT BUHARIYLA VARROA MÜCADELESİ

Üç yıldır üzerinde çalıştığım oksalik asit buharlaştırma metodu ile varroa mücadelesinde her geçen gün farklı deneyimler yaşıyorum.

Oksalik asitle varroa mücadelesini genelde geç Sonbahar ve Kış döneminde yapıyor, yapılan uygulamanın başarı oranının yüksek olması için de kapalı yavrunun olmadığı veya en az olduğu dönemi seçiyorduk.

Bilgimiz yurt dışı kaynaklı ve sadece Sonbahar ve Kış döneminde uygulama yapıldığından bahsediliyordu.

Oksalik asit buharıyla varroa mücadelesi yaptığımız ilk zamanlarda, hangi mevsimde ve hangi sıklıkta yapılması gerektiği konusunda net cevap veremiyordum.

Oksalik asit buharlaştırma metodu pek yaygın olmadığı için sonuçları hakkında fazla fikir sahibi değildik.

Uygulamalarda, arıya ve kendimize zarar vermeden başarılı sonuçları gördükçe, artık çok rahat bir şekilde şunu diyebiliyorum, ''Oksalik asit buharıyla varroa mücadesi, her dönemde, (sadece bal akım dönemi hariç) mümkünse arı uçuşunun az olduğu saatlerde üç dört gün arayla iki uygulama yapılabilir''

Eski arılıkta bıraktığım dört kovanda yaptığım uygulamanın sonuçları ilk anda beni hayal kırıklığına uğrattı.

İlkbaharda yaptığım varroa mücadelesinden başka hiçbir uygulama yapılmayan bir koloniden dökülen varroa bu kadar az olamazdı.

Aynı kolonilere arife günü bir doz formik asit uygulaması yapmıştım.

Dökülen varroa sayısı yine yok denecek kadar azdı.

Yeni arılıkta bacanağımın arılarını kontrol ederken açık şekillenmiş yavruların bir kısmının ölü, kapalı yavru gözlerinde delik olduğunu gördüm.

Dikkatli incelediğimde kanatsız  gelişmemiş arıları ve üzerlerinde 2-3 tane varroa ile dolaştıklarını farkettim.

Olay gayet açıktı, bariz varroa hasarı.

Üç gün sonrasına hazırlık yapıp arı uçuşunun yoğun olduğu sıcak bir günde, dikkatli bir şekilde ilk mücadeleyi yaptım

Yanyana duran kolonilerdeki bu varroa hasarını ve bulaşıklık düzeyini görünce, kendi arılarımda da en kısa sürede varroa mücadelesini başlatmayı planladım.

Bayramın birinci günü, yine sıcak bir havada bana ait tüm kolonilere oksalik asit buharı verdim.

Uygulamayı çiçektozu (polen) tuzak girişinden yaptığım için arıda fazla rahatsızlık ve alevden etkilenme olmadı, biraz hareketlenseler de kısa sürede koloni düzenine geçtiler.

İş bitiminde, üç gün önce oksalik asit buharı verdiğim bacanağın kovan çekmecelerini kontrol ettim.

Çekmecelerdeki varroa ölülerini görünce  gözlerime inanamadım.

Eski arılıkta bıraktığım kovan çekmecelerindeki ölü varroa sayısı 3-4 adet iken, bacanağın kovan çekmecelerinin tabanı neredeyse gözükmüyordu.





Kapalı gözlerden yeni çıkacak varroaya etkili olması için bacanak  Pazartesi günü bir uygulama yapacaktı.

Bu gün yaptığım kontrolda kendi arılarımda dökülen varroa sayısı yok denecek düzeyde.

Bacanağın arılarda ise dökülme durmuş ve gözle görülür bir artış yok.
Bu sonuca göre bundan sonraki varroa mücadelesini, artık kış döneminde yapacağım.

Burada çok önemli olduğuna inandığım bir noktaya vurgu yaparak dikkatinizi çekmek istiyorum.

Organik asitlerle yapılan varroa mücadelesinde kişisel güvenliğimiz için gerekli önlemleri almak ve koruyucu ekipmanları (yüze oturan gözlük, solunum için organik asit buharına karşı koruma özellikli filtreleri olan gaz maskesi, kiyasal madde ve asite dayanıklı eldiven)  ve uygulama aparatlarını kullanmak zorundayız.






                                    



Varroanın direnç gösteremediği organik asitler varroa için ölümcül, tedbir almadan yapılan uygulamalar da bizler için de ciddi ve onarılması güç hasarlar oluşturabilmektedir.

İnternet ortamında bu konuda yapılan ama doğru, ama yanlış tüm uygulamalar paylaşılmakta ve arıcılar tarafından ilgi görmektedir.

Bir başkasının başarılı dediği, güvenlik tedbirlerini almadan yaptığı uygulama, diğer birisi için büyük çapta risk oluşturabilir.

Bu konuda paylaşım yaparken çok dikkatli olmalı, kimsenin vebalini almamalıyız.

Herkesin kişisel becerisinin ve dikat konusundaki yeteneklerinin farklı olduğunu unutmayalım.

17 Ağustos 2012 Cuma

HASAT SONRASI VARROA MÜCADELESİ

Hasat sonrasında arı bölme işleminden önce yapılması gereken en önemli şey varroa mücadelesi idi.

Yavrulu olduğu için süzemediğim balları ızgaranın üzerine alıp yavru çıkmasını beklerken, yine varroa mücadelesini erteledim.

Yaptığım mücadele şekli organik asitlerle olmasına rağmen, bal almadan varroa mücadelesini kesinlikle yapmıyorum.

Bu arada arılığın taşınması, bu mücadeleyi biraz daha geciktirdi.

Bu sene varroa baskısı fazla olmamasına rağmen, ertelemek fazla riskli olacak, bu yüzden bayramla birlikte varroa mücadelesine başlıyorum.

Eski arılığımda bıraktığım gözlem kovanı ve üç adet anasız koloniye, Orhangazi'deki bacanağın arılarına ilk uygulamayı Çarşamba günü oksalik asit buharıyla yaptım.

Uygulamayı arı uçuşunun en yoğun olduğu öğle saatlerinde, Polen tuzak girişlerinden yapmama rağmen sıkıntı yaşamadım.

Biraz hareketlenme artsa da kısa sürede koloni düzeni kuruldu ve faaliyetlerine devam ettiler.

Alevden etkilenen birkaç arı zayi oldu ama arılarda oluşan stresi izlemek, sonuçları görmek adına bu denemeyi yapmam gerekiyordu.

Bu uygulamanın sonuçlarına göre, üç gün arayla yine oksalik asit buharı veya formik asitle bu mücadeleyi sürdüreceğim.

Bu gün AGAM' bir ziyaret gerçekleştirdim.

Geçen sene Ertan hocaya iki sağımdan elde edilen ballardan nümuneler vermiştim, balların mikroorganizmalar üzerindeki etkilerini araştırıyorlar.

Verdiğim nümunelerden ilk sağımdan elde edilen bal iki mikroorganizma üzerinde, ikinci sağımdan elde edilen bal üç mikroorganizma üzerinde etkili olmuştu.

Bunun tesadüfi mi yoksa bölgedeki balın karakteristik özelliği mi olduğunu anlama adına tekrar nümune istemişti onu götürdüm.

Gitmişken İbrahim hoca eşi Selvinar hanım ve ekibiyle ana arı kutularında mum güvesi hasarı üzerine sohbet ettik.

Bizlerdeki aynı sıkıntıyı onlar da yaşıyor, güve baskısıyla kutu terkleri ileri düzeyde.

Varroa baskısının az olduğunu söyledim aynı tesbite katılıyorlar.

Bu arada Almanya'dan daha önce bahsettiğimiz modelde nümune ana arı kutuları gelmiş, altları tamamen ızgaralı, iki katlı.

Strafordan olmasına rağmen, tahta kadar sert, bastırdığım halde parmak izi oluşturamadım.

Ülkemizde bu (dansite) yoğunlukta üretim yapacak firma herhalde yoktur.

Petek odasına nihayet klima taktırmışlar, denemek için diğer peteklerin arasında bir yere özellikle güveli bir petek koymuşlar, takip ediyorlar.

Soğuk ortamda güve faaliyetinde ilerleme yok denecek düzeyde, yani petekleri saklama adına sonuç mükemmel.

Arıcılarımızın varroadan sonraki başbelası petek güvesine karşı yapacakları en gerekli mücadele şekillerinden birisi petekleri derin dondurucuda şoklayıp paketlemek veya klimatize edilmiş bir ortamda açık olarak saklamaktır.

10 Ağustos 2012 Cuma

ARILIĞIN TAŞINMASI

Artık evin bahçesinde arıcılık yapma dönemi bitti.

Yıllardır barış içersinde yaşadığımız komşularımızla kötü olmama adına, bayram sonunda arılığın yerini değiştirme planları yaparken bunu biraz da zorunlu olarak erkene aldım.

Şahsıma karşı hiçbir şikayet olmamasına rağmen komşulardan biri ilçe tarıma şikayet dilekçesi vermiş, biraz daha sabretse zaten dileği gerçekleşirdi.

Arıların bu güne kadar bal hasadı dahil çevreye karşı herhangi bir saldırganlığı olmadı.

Sadece su ihtiyacını gidermek için evin önünde çeşme, bahçede depolardan sızan su olmasına rağmen bir kısım arı komşununun evin önündeki çeşmeye gidiyor.

Bu da rahatsızlık verdiği için şikayet edildik.

                                 NAKİL ÖNCESİ HAZIRLIK VE ÇEŞME MONTAJI

                                 


Evin önünde yol ortasına kalmış, sürekli büyük araçların çarptığı tarihi çeşmeyi su tesisatları yenilenirken yer değişikliği yapmak üzere üzere sökmüştük.

Arılarda nakil öncesi hazırlıkları tamamlamak ve çeşmenin taban montajını yapmak üzere muhtarla sözleştiğim için Çarşamba'dan köye gittim.








Alt tesviye betonu atılmış yere taban mermerlerini yerleştirip etrafına beton dökerek ana gövde montajı öncesi için kurumaya bıraktık.

Her aşamasını sırası geldikçe paylaşacağım.

Perşembe günü akşamı da arıları bacanağın arılarının yanına, kışlatma adresine bırakıp geri döndüm.

Allah sağlık verirse baharda kendimize ait tapulu, yedi dönümlük bir kestane korusu içersinde hazırlayacağım arılığa geri getireceğim.

Artık komşulara karşı başım eğik değil, dik dolaşmak istiyorum.