GÜRLE ARICILIK

30 Aralık 2011 Cuma

MUSTAFAKEMALPAŞA'DA VARROA KONUSUNDA, HALİL BİLEN SEMİNERİ

Bu haftayı çok yoğun bir şekilde yaşadım.
Yapacağım işlere zaman yetmezken, konu dost ziyareti olunca bütün işlere boş verdim.

Sanal alemde görmeden tanıştığımız dostlarla yüzyüze tanışma, daha önce tanıdığımız dostlarla hasret giderme imkanı bulduk.
                                         


                                   Böyle bir buluşma tabi ki sebepsiz değil.

Dostları bir araya gelmesine sebep Mustafakemalpaşa İlçe tarımın teşviki ve belediye başkanının sağladığı sınırsız destekle, varroa konusunda Halil Bilen tarafından sunulan bir seminerdi.

Mustafakemalpaşa arıcıları için düzenlenen arıcının gözünden varroa ve mücadele yöntemleri hakkındaki seminere katılmak, biraz da methini duyduğumuz malak sucuğunun tadına bakmak üzere seminerin ikinci günü Bursa ekibinden Kenan Gişan, Zafer Cura ve ben adabahçe mevkiindeki Halil Bilen arı çiftliğine teşrif ettik.



Havanın güneşli olmasınından yararlanarak, adıma hazırlanan veb sayfası için, oksalik asit buharlaştırma aparatlarının uygulamalı tanıtım fotoğraf ve video çekimlerini yaptık.
       
                                          

                                   Çekim hazırlığı ve yardımcı oyuncular.

                                          

                                  Kovana yapılan bir uygulama.

                                         

Tüm kolonilere oksalik asit buharıyla varroa mücadelesi yapıldığından, bu gün sadece görsel çekim yapıyoruz.

                                          

                             Tekli  oksalik asit buharlaştırma aparatı çekime hazırlanıyor.

                                         
                                         Uygulamadan görüntüler.

Sucuktan o kadar bahsettik ki kokusu her tarafa ulaşmış.

Bandırma ekibinden Bekir Arsan sucuk partisi başlamadan yetişti.

                                         

                           Arılığın içinde arı uçuşu olmadan sohbet bir başka oluyor.

                                         



Daha sonra İbrahim Çakmak hocamın Halil Bilen arılığına teşrifiyle birlikte sohbete, ardından da sucuk partisine başladık.

                                          

İbrahim hocayla yeni aldığım gaz maskesi ve asite dayanıklı eldivenler üzerine konuşuyoruz.

                                         

                                         
           Organik asitler ve amonyak buharına karşı koruyucu filitreleri olan gaz maskesi.

Organik asitlerle varroa mücadelesini pratik ve güvenli aparatlarla yapıyorsak, kişisel  sağlığımız için de muhakkak koruyucu gaz maskesi kullanmalıyız.


                                         

Sucuk yerken ağzımız açık çıkmasın diye fotoğraf çekilene kadar Kenan Gişan'la ben bu pozda beklemişişiz.

                                         

                                     Tatlının ardından çay ve sohbet faslı.


                                          


                                    İbrahim hoca arıcılara kısa bir konuşma yaparak bilgi veriyor.

İkinci akşam sunuma katılım oranı daha da yüksekti...

Bilgiye hasret olan arıcılarımız konu hepimizin başının belası varroa olunca, eksiksiz salonu doldurmuşlar.

                                         


                                         

                                       SUNUMUN ÜÇÜNCÜ GÜNÜ

Malak sucuğu ve Kemalpaşa tatlısının kokusu, taa Zonguldak'a kadar ulaşmış.

Ertesi gün Selahattin Güney namı diğer ballı baba ve dört arkadaşı, Bursa'ya iş yerime gelerek beni onurlandırdılar.

                                         

                                         

                                         
                 Oksalik asit buharlaştırma aparatları hakkında  inceleme yapıllıp bilgi alınıyor. 

Çaylar içilip biraz sohbetten sonra yolcuları uğurlamak üzere dışarı çıktığımızda sende gelsene dediler, kıramadım.

Mustafakemalpaşa'ya hareket etmeden önce, Civan Arıcılığa kısa bir ziyaret yaparak, biraz sıkışık bir vaziyette yola çıktık.

                                        


                                       Doğru Halil Bilen arı çiftliği..

Halil'in geleceğimizden haberi olmamasına rağmen  ateşi yakıp, çayı demlemiş, sucukları dilimlemiş olarak bizi karşıladı, içine doğmuş (tabi ki yalan).

                                       

                                       

Kısa bir sucuk partisinden sonra tatlıya da yer bırakarak, akşam ayazı  çökmeden seminer salonuna doğru yola çıktık.

                                        

Aracımızı seminer salonuna yakın bir yere parkedip doğru Kemalpaşa tatlısı yemeye, tabi ki manda kaymaklı .

                                         

İki gün üst üste malak sucuğu, manda kaymaklı kemalpaşa tatlısı derken, kantarın topuzunu epey kaçırdık.

Kolestrol ve ürik asit düzeyim tavan yapmadıysa bir daha hiç bir şey olmaz

Tatlılarımızı yiyip çayımızı da içtikten sonra; Mustafakemalpaşa belediye hizmet binasındaki toplantı salonuna geçtik.



Sanal ortamda birbirini tanıyan fakat ilk defa görüşen arkadaşlar, hemen samimi sohbete başladılar.


Seminer başladıktan bir süre sonra belediye başkanı Sn Sadi Kurtulan bey, bu etkinliği organize eden ilçe tarım yöneticilerine ve sunumu hazılayan Halil Bilen'e övgüler yağdırıp, gelecekte de arıcıların tüm etkinlikleri için her türlü desteği vereceğine söz vererek konuşmasını tamamlayıp aramızdan ayrıldı.

Geçmişte eğitimci olarak görev yaptığından, eğitici organizasyonlara bakış açısı ve verdiği destek çok fazla.

Bunun Mustafakemalpaşa ilçesi açısından büyük bir şans olduğunu düşünerek, tüm arıcılar adına kendisine teşekkür ediyorum.

İlerleyen zaman içersinde organik asitler ve kullanımıyla ilgili detaylı bilgilerle devam eden sunum, soru cevap şeklide belirlenen sürede sona erdi.

Katılımcılar üç gün boyunca aldıkları bilgiler ışığında, varroanın nasıl sinsi ve zorlu bir düşman olduğunu kavramış olarak memnun bir şekilde salondan ayrıldılar.

Bir ilçede bu kadar kısa sürede, her akşam ortalama 100 kişinin bir araya gelmesi kolay sağlanabilecek bir etkinlik değil.

Emeği geçen tüm dostlara teşekkür ederim.







   

16 Aralık 2011 Cuma

ULUDAĞ ARICILIK DERGİSİ KASIM SAYISI

KONVANSİYONEL ARICILIKTA ORGANİK UYGULAMALAR
Mehmet GENÇÜNAL
http://mgencunal-mgencunal.blogspot.com/
Bursa İli Orhangazi ilçesinin Katırlı Dağı kuzey yamaçlarında bulunan, İznik gölü ve ovasına da bakan Gürle köyünde sabit arıcılık yapmaktayım.
Yörenin balözü kaynakları yoğunlukla kestane ve ıhlamur olmakla birlikte ilkbaharda açan polen ve balözü kaynağı otsu bitkiler oldukça fazladır.
Mevsimine göre bu kaynakların bal içersindeki oranı değişse de, hâkim olan tadı kestanedir.
İlk bal hasadının ardından yağış rejimine bağlı olarak arının günlük ihtiyacını karşılayacak hatta ikinci hasat yapılabilecek miktarda bal akımı olmaktadır.
ARICILIK
Her uğraş güzeldir fakat arıcılık farklı bir güzelliktir. Daha doğrusu tutkudur ve sevginizi katmazsanız asla yapamazsınız.
Arıcılığa ilk başlarken koloni sahibi olmak ve uygun bir yere koymak yeterli gibi görünüyor fakat içerisine girdikçe bunun yeterli olmadığını sadece arının topladığı balı paylaşmayı düşünmenin yanlış olduğunu anlıyorsunuz.
Arıcılığı doğru yapabilmek için iyi bir koloni yönetimi bilgisi ve uygulama becerisine sahip olmak gerekiyor.
Başlangıçta çalışmalarımıza arıcılık kurslarında aldığımız bilgiler ve çevremizdeki arıcılardan duyduğumuz geleneksel yöntemler yön veriyor.
Arıcı için teknik bilgiler önemli olduğu kadar geleneksel bilgilerde önemlidir. Bu yüzden usta-çırak ilişkisi ve ekip çalışması sürekli devam eder.
Arıcılıkta belli bir aşama kaydettikten sonra arıdan elde edilen ürünün sadece bal olmadığını polen, propolis ve arı sütünün de değerli olduğunu görerek bunları elde etmeyi ve değerlendirme yollarını da araştırıyorsunuz.
En önemlisi de, bu ürünleri elde ederken doğru metotları kullanmaya ve insan sağlığına zarar verecek yöntemlerden uzaklaşmaya başlıyorsunuz.
Sürekli araştırma yapmak ve çare üretmek zorundasınız. Eğer yaptığınız işi geliştirmiyorsanız başarılı olma şansını hiçbir zaman yakalayamazsınız.
Yıllarca arıcılığın en büyük tehditlerinden olan varroa ile mücadele ettiğimi zannederek değişik kimyasal ilaçları kullandım, fakat sadece kullanmışım.
Yeterli mücadele yaptım mı? Ne kadar başarılı oldum? Bunun kıstasları nedir? Bilmeden kendimi kandırmışım.
2008 yılında belki de birçok arıcının yaptığı gibi ilk defa denediğim bir ürüne ve üreticisinin söylediklerine güvenerek varroa mücadelesini sonlandırdım.
Kışa 60 koloni ile girip bahara 23 koloni ile çıkınca, deyim yerindeyse şok oldum.
Artık varroayı hafife almayıp daha ciddi mücadele yapacaktım.
Bu kararla 2009 yılından itibaren varroaya karşı kimyasal mücadele yöntemlerini bırakıp, organik asitlere yöneldim.
Öncelikle çalışacağım malzemelerin kimyasal özelliğini, etkileşim şekli ve ardından güvenlik tedbirleri uygulama yöntemlerini araştırdım.
Ulaştığım tüm kaynaklarda organik asitlerin tehlikeli ama varroanın direnç gösteremediği en etkili mücadele yöntemlerinden birisi olduğu konusunda birleşiyordu.
Formik asit uygulamasında, günlük buharlaşmanın 8-12 ml. ve dış ortam sıcaklığının maksimum 30 °C civarında olması öneriliyordu.
Bu değerlere göre basit buharlaştırıcılar yaparak günlük doz ortalamasını yaklaşık olarak yakaladım.
Aldığım eğitimin ve araştırmacı kişiliğimin de etkisiyle pratik uygulama metotları geliştirmeye çabaladım.
Formik asit uygulamak için kullandığım aparatlar
Aparatların tek eksiği birden fazla uygulama yapmak gerektiğinde, her uygulama için tekrar asit doldurma zorunluluğuydu.
2009 ve 2010 yılında %85’lik formik asitle birer uygulama yaparak ilk varroa mücadelesinde bana göre oldukça yüksek oranda başarı elde ettim.
Uygulama sonuçlarını çekmeceye düşen ölü varroa miktarına göre gözlem ve gerektiğinde sayım yaparak değerlendiriyordum.
Bunun ardından kış mücadelesi için araştırmalarımı sürdürüp; oksalik asidin uygulama metotlarını araştırdım.
Ulaşabildiğim kaynaklarda genellikle oksalik asidi şekerli su ile karışım hazırlayıp yeterli ortam ısısında salkımdaki arıların üzerine belirli ölçekte sıvı damlatma şeklinde anlatıyordu.
Oksalik asidin başka bir uygulama şekli de ısıtarak buharlaştırma metoduydu.
Gördüğüm örnekler elektrikle çalıştığı gibi her türlü kovanda uygulanacak pratiklikte değildi. Bunun daha farklı basit yöntemleri olmalıydı.
Oksalik asidi dışarıda buharlaştırarak bir boru vasıtasıyla kovana yönlendirecek şekilde basit bir aparat hazırlayıp ilk uygulamamı bununla yaptım.
Sonuç benim açımdan mükemmeldi ve çok kolay olmuştu. Kovan kapağını açmadan uçuş deliğinden bir dakikanın altında bir sürede 2 gr. oksalik asidi buharlaştırarak işlemi tamamlamıştım.
Aparatı kullandıkça uygulama esnasında karşılaştığım aksaklık oluşturan yönlerini gidererek, daha fazla sayıda kolonide kesintisiz çalışabilecek bir model geliştirdim.
Geliştirdiğimiz 6 koloniye seri biçimde oksalik buharlaştırabilecek modelimizin çalışmalarında son aşamaya gelmiş bulunuyoruz.
Çeşitli arılıklarda ve kurumlarda denemeleri yapılan modeli çok yakında arıcılarımızın hizmetine de sunacağız.
Benim için varroa mücadelesindeki başarı ölçüsü koloni kışlatma oranının yüksekliğiyle eşdeğerdi.
Çevremde çok sayıda koloni kayıpları yaşanırken, sabit arıcılık yapmamın da kattığı olumlu etki ile iki yıl hiç kayıpsız ve varroa ile sadece iki kez mücadele ederek güçlü ve çabuk gelişen kolonilerle bahara çıkıyordum. Bundan güzel bir şey olabilir miydi?
Arıcı için her yıl birbirinin aynı olmadan gün geçtikçe her konuda başarılı çalışmalar yapmak ve bu çalışmaları çeşitlendirmek gerekliydi.
Bahara güçlü bir şekilde çıkan kolonilerde doğal ana kayıpları yaşamaya başlayınca, artık genç ve verimli ana arılarla çalışma zamanının geldiğine kanaat getirdim.
Uludağ Arıcılık Derneği Toplantılarında bilgi paylaşımı yaptığımız değerli AGAM yöneticileri ve Aricilik.Gen.Tr  (Teknik Arıcılık Bilgi Paylaşım Forumu’ndan ) Halil Bilen’ in teşvikiyle ve yine forumdan tanıdığım Kenan Gişan ile birlikte arılığımdaki nitelikleri yüksek anaç kolonilerden amatörce ana arı üretme çalışmalarına başladım.
Şu anda 30 civarı çiftleştirme kutusunda faaliyetini sürdüren ana arıları bu kutularda kışlatarak, ilkbaharda kullanmak düşüncesindeyim.
2011 YILI BAL HASADI VE VARROA MÜCADELESİ
Bu yıl üst üste iki hasat yaparak bala çalışan kolonilerimde iyi bir verim oranı yakaladım.
Önceki yıllarda hasat yaptıktan sonra formik asitle varroa mücadelesine başlıyordum.
Değişen mevsim şartlarına bağlı olarak bu yıl bulunduğum bölgede bal akımı devam etti ve bu yüzden ikinci hasadı beklemek zorunda kaldım ve formik asit uygulamasına biraz geç başladım.
Bu yıl ilk defa birinci uygulamadan sonra bazı kolonilerde varroa sayımı yaparak, ardından ikinci uygulamayı yaptım.
Çıkan sonuçlara göre, üçüncü uygulamaya gerek duymadım.
Kolonilerde kalan varroa miktarının mücadele yapacağım kış dönemine kadar vereceği zarar kolonilerim için risk oluşturacak düzeyde olmadığını gözlemledim.
Mevsim sıcaklığı ve arılardaki kuluçka düzeyi uygun şartlara geldiğinde oksalik asit buharıyla yapacağım mücadeleyle kalan varroaya son darbeyi vuruyor ve yıl boyunca başka bir mücadele gereği duymuyorum.
Arıcılık serüvenimde ilk temel bilgilerimi aldığım arkadaşım ve arıcılık ustam Alaattin Arabacı’ya, bilimsel düzeyde desteklerini gördüğüm değerli AGAM yöneticileri Prof. Dr. Levent Aydın, Doç. Dr. İbrahim Çakmak ve eşi Selvinar Seven Çakmak hanımefendiye, arıcılıkta arıcının olmazsa olmazlarından amatörce ana arı yetiştiriciliğine yönlendiren Halil Bilen’e ve ekipman hazırlığında yardımcı olan Kenan Gişan’a teşekkür ederim.
Arıcılıkta hep birlikte daha iyiye ve daha ileriye ulaşmak dileğiyle.

5 Aralık 2011 Pazartesi

KIŞ YAKLAŞIYOR


  Bir hafta önce tepeler beyazlamış, senenin ilk kar'ı düşmüştü.

Arıları kışa hazırladım diye işleri bitirmiş değilim.

Her hafta sonu köye, ana arı kutularına yiyecek takviyesi yapmak için gidiyorum.

Hava sıcaklığı kovan kontroluna uygun olmadığı için şimdilik, son yaptığımız işlemlerle yetinmek zorundayız.

Varroa mücadelesi adına son yaptığım oksalik asit buhar uygulaması olumlu sonuçlarını verdi.

Bu uygulamayla, kolonilerde varroa hasarının yaratacağı olumsuzluğu ikinci plana atmış oldum.


Hava sıcaklığı gölgede 6,9 dereceyi gösteriyordu, ve yerdeki kırağı daha kalkmamıştı.

                   Buna rağmen bazı kovanların önünde arı uçuşları dikkat çekiciydi.


Bunlardan birisi de, ana arı üretimi yaptığımız nitelikleri yüksek olan anaç koloniydi.

Seneye de bu koloniden ana arı üreteceğim için, bu koloniyi gözüm gibi kolluyordum.

Sıcaklık biraz arttığında açıp tüm çerçeveleri aktarıp ana arıyı sağlıklı görünce tarifsiz bir sevinç duydum.

Koloni 7 çerçeveye sıkışmış olarak kışa hazırlandı, salkım kovan girişine yakın ve bal kemerleri oldukça fazla.

Diğer kovanları açmaya gerek bile  duymadım, çünkü bu koloninin varlığı benim için hepsinden değerli.

Bu anaç koloniden ürettiğim 22 adet ana arı, değişken kadrolarla kutuda kışlamakta.

Şu anda arılıkta, kışa canlı giren kırk koloniden ikisi kapatılmış durumda.

Diğerlerinin genel durumu ve besin stokları oldukça iyi, açlıkla ilgili sorun yok.
Bu sene bazı olumsuzluklar yaşansa da arılıkta ciddi bir kayıp yok.

Buraya kadar yazdıklarım bendeki dururmun özeti.

PAYLAŞIMLARDA FAZLA DİLE GETİRİLMEYEN, SONUÇLARI  ORTAYA ÇIKTIĞINDA SES GETİRECEK DURUMLAR

Arıcı arkadaşlarla yaptığımız sohbetlerde ciddi koloni kaybı olanlar ve daha ne olduğunun farkında olmayan bir çok arıcı arkadaş var.

Havaların birden bire soğuması, kovanlarda yavru sökülmesine ve aşırı kadro düşüşüne yol açtı.

Bu kadro düşüşünün bana göre en büyük sebebi yeterli varroa mücadelesinin yapılmaması.

Bazı bölgelerde bal akımı devam ettiği için hasat ve varroa mücadelesine geç başlandı.

Bu arada ergin arılar üzerindeki varroa sayısı zirve yaptığında kuluçka faaliyeti de sürdüğünden kapalı gözlerdeki varroa üretimi de zirveye çıkmış durumdaydı.

Havalar soğumasaydı kuluçka faaliyeti sürecekti, bununla birlikte iyi bir varroa mücadelesi de yapılabilseydi hasarlı yavru azalacak ve daha fazla kadro ile kışa girilecekti.

Bahsettiğim bu olaylar, bu sene arıcıların yaşadığı en büyük olumsuzluk, inşallah yanılırım.

31 Aralık'ta yapılacak Uludağ Arıcılık Derneğinin toplantısında bu konuların değerlendirilmesi yapılacak ve
bu yaşananların getirdiği olumsuzluklar o zaman daha da belli olacak.